Türkiye-Avrupa Gümrük Birliği: İşbirliği ve Entegrasyonun Öyküsü

Avrupa tarihi, yüzyıllar boyunca devletler arası savaşlarla dolu bir geçmişe sahiptir. Ancak ikinci dünya savaşı sonrasında, Avrupa'daki devlet adamları arasındaki işbirliği ve barış çabaları hız kazandı. Bu çabaların bir ürünü olarak Türkiye, Avrupa ile daha sıkı bir entegrasyon ve ticaret ilişkisi kurma yolunda önemli bir adım attı: Türkiye-Avrupa Gümrük Birliği.


Kökleri Schuman Planı'na Dayanıyor


Türkiye-Avrupa Gümrük Birliği'nin temelleri, 1951 yılında kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'na (AKÇT) dayanıyor. AKÇT, kömür ve çelik gibi stratejik ham maddelerin uluslararası işbirliğiyle üretilmesini ve bu işbirliğinin tüm Avrupa devletlerine açık olmasını hedefliyordu. Bu, tarihsel düşmanlıkla mücadele etmek ve kalıcı bir barışı teşvik etmek için önemli bir adımdı.

Robert Schuman

Ankara Anlaşması ve Hazırlık Dönemi

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile işbirliği yolculuğu, 1959'da başvurusuyla resmen başladı. İlk somut adım olan Ankara Anlaşması, 1964 yılında yürürlüğe girdi ve Türkiye ile AB ilişkilerinin hukuki temelini oluşturdu. Bu anlaşma, Türkiye'nin AB'ye entegrasyonu için üç aşamayı öngördü: hazırlık dönemi, geçiş dönemi ve nihai dönem.

Hazırlık dönemi, ekonomik farklılıkların azaltılmasını hedefliyordu. Bu dönemde, Türkiye ekonomisi ve AB ekonomileri arasındaki uçurumu kapatmak için çeşitli adımlar atıldı.

Gümrük Birliği'nin Temelleri Atılıyor

1970'lerin başından 1980'lerin ikinci yarısına kadar, Türkiye-AB ilişkileri siyasi ve ekonomik nedenlerle dalgalı bir seyir izledi. Ancak 1996'da Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girmesi, bu ilişkilere yeni bir boyut kazandırdı.

Gümrük Birliği, Türkiye'nin AB ile daha sıkı bir ticaret ilişkisi kurmasını ve gümrük vergileri, eş etkili vergiler ve miktar kısıtlamaları gibi ticaret engellerini kaldırarak serbest dolaşımı teşvik etmeyi amaçlıyor. Bu, Türk ve AB firmalarının daha rekabetçi hale gelmelerini sağladı.

Gümrük Birliği'nin Avantajları

Gümrük Birliği, Türk firmalarının AB içinde üretilen ürünleri gümrüksüz ithal etmelerine olanak tanırken, aynı ürünleri AB dışından ithal etmek istediklerinde gümrük vergisi ödemelerini gerektiriyor. Bu durum, Türk işletmeleri için AB ile ticaret yapmayı daha cazip hale getiriyor ve rekabet avantajı sağlıyor.

Örneğin, Türkiye bir makine gereci ithal etmek istediğinde, AB üyesi bir ülkeden ithalat yaparsa gümrük vergisi ödemezken, aynı ürünü AB dışından ithal etmek istediğinde gümrük vergisi ödemek zorunda kalır. Bu nedenle Türk işletmeleri için, AB ile Gümrük Birliği çerçevesinde ticaret yapmak, maliyetleri azaltırken karlılığı artırabilir.


Türkiye-Avrupa Gümrük Birliği, Türkiye'nin AB ile daha sıkı bir işbirliği ve entegrasyon yolunda attığı önemli bir adımdır. Bu birlik, hem Türkiye'nin ekonomik büyümesine katkı sağlamış hem de AB ile Türkiye arasındaki ticaret ve işbirliği ilişkilerini güçlendirmiştir. Türkiye'nin AB ile olan bu yakın ilişkisi, hem bölgesel hem de küresel düzeyde önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Yorum yazın

Daha yeni Daha eski